18 Şubat 2013 Pazartesi

Mutluluk

Mutluluk -  Nadire Dinç  

Zenginlik ve mutluluk arasındaki ilişki doğru orantılıdır. Bu anlayışa göre bir kimse ne kadar çok tüketirse o kadar çok mutlu olur. Yapılan çalışmalar bu anlayışın belli bir eşik değere kadar manalı olduğunu ancak belli bir sınırdan sonra doğru olmadığını göstermiştir. Mutlulukla bağlantılı zenginliğin sınır değeri yeme, içme, barınma, sağlık, giyinme temel ihtiyaçların karşılanmasıyla alakalıdır. Gerçekte ise zenginliğin mutluluk değil, insanın gerekli ihtiyaçların karşılanması ile ortaya çıkan bir rahatlamadır.
Tüketim çılgınlığı her şeyin en iyisini en yenisini en moda olanı satın almaktan kaynaklanıyor.  Televizyon, telefon, bilgisayar,  gibi örnekler;  iş para kazanmak maddiyat üzerine kurulu bir dünyada yaşıyoruz. Ailemizle, arkadaşlarımızla, sevdiklerimizle bu yüzden zaman ayıramıyoruz. Mutlulukta anı yaşayamıyoruz. Ya geçmişe özlem duyuyoruz, ya da gelecekte mutlu olmayı istiyoruz. Anda yaşamadığımız için yakındakileri kırıyoruz. Daha başarılı nasıl olabiliriz ve daha zengin nasıl olabiliriz düşüncesindeyiz. Anne baba çocukların beraber evin ihtiyaçların karşılanması, amacıyla yapılan alışveriş, pişirilen yemekler, hep beraber yenen yemekler, bugün neler yaptın sorusu, bununla ilgili dinlemekle, çocuğun seçtiği oyunlar oynamak, yapılan doğa yürüyüşleri belki küçük mutluluk sağlayabilir.
Reklamlarda tüketimi arttırdığı kesin, sevdiğimiz dizilerdeki oyuncuların kullandığı saat, telefon, takı gibi eşyaları almak istiyoruz her şey bizim olmalı. Daha üstün olma derdindeyiz. Özel günler, sevgililer günü, anneler, babalar günü, sadece bu günlerde sevdiklerimizi düşünüyoruz.
Bu teknoloji bizi yiyip tüketiyor. Sadece bizi değil doğal kaynaklarımızda tüketiyoruz. Dünya Doğal Hayat Fonu dünyada tüketiminin aynı hızla sürmesi halinde 2050 yılında yaşamak için iki gezegen daha ihtiyaç  duyulacağı  uyarısında bulundu.Canlı yaşamının sürebilmesi doğal kaynakların üçte biri insanlar  tarafından tüketildi.Hava kirliği,asit yağmurları,ozan tabakasının delinmesi,,küresel ısınma,zehirli kimyevi radyoaktif atıklar gibi ormanların yok edilmesi, toprak bozulması,erozyon,ormanların yok edilmesi,gibi belli başlı çeşitli problemler  .Biyolojik çeşitliğin azalması 350 hayvan türü tükeniyor.Raporun  bulgularına göre 350 memeli,kuş, balık ve sürüngen türü de soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya.Rapora göre ortalama bir  A.B.D   vatandaşı  bir İngiliz’in  iki katı bir Afrikalın  ise  24 katı doğal  kaynak tüketiyor.
Çoğu zaman tüketimin artması, strese, aile içindeki ve sosyal hayattaki rolleri yerine getirmede zaman darlığına, borçlanmaya, şişmanlığa çeşitli hastalıklara, sosyal ilişkilerde bozulmaya ve cevre problemlerine yol açmakta hayat kalitesini düşürmektedir. Kuzey Amerika ve Batı Avrupa ülkelerinde meydana gelen ölüm sebepleri bu duruma uygun bir örnek teşkil etmektedir. Nitekim bu ülkelerde meydana gelen ölümlerin %42 gibi büyük bir nispeti damar, kalp hastalıklarından ve kanserden kaynaklanmaktadır. Bu hastalıkların gelişmesinde ise aşırı tüketimin şişmanlığın dengesiz beslenmenin büyük rolü bulunmaktadır.
Belli bir hayat kalitesinin kazanılması yolundaki çalışmalar iç huzurun kaybetmesine yol acıyor. Buda insanlarda psikolojik olarak depresyona neden olabilir. Yani mutsuz, çökmüş, umutsuz insan; gitgide karamsar, duygusal içe kapanık, hiç bir şey yapmak istemiyoruz.
Üret ve sınırsızca tüket anlayışı içindeyiz. İnsanlığın büyük kısmı fakirlik, açlık, cahillik, savaşlar, çatışmalar, salgın hastalık, gelir dağılımındaki adaletsizlik, sosyo-ekonomik problemlerlesin kıskacında hayatını yaşamak mecburiyetinde kalmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder