17 Haziran 2013 Pazartesi

BAŞARI , İÇİNDEKİ GÜCÜ KEŞFEDEBİLENLERİNDİR

BAŞARI , İÇİNDEKİ GÜCÜ KEŞFEDEBİLENLERİNDİR -
Fatma Bülbül 
Aile ve öğrenci koçluğuna katıldığım ilk ders Hocam sordu. “Bu eğitimden neler bekliyorsunuz? Tamamladığınız da neler istiyorsunuz?
O zaman şöyle bir cevap vermiştim. “Kendimi yenilemiş ve değişmiş olmak  isterim. Etrafımdaki insanlara fayda sağlayacağım için mutlu olurum. Kendimi keşfetmiş olmak isterim. Mesleki yönden daha iyi olmak isterim.
İyi bir anne,
İyi bir eş,
İyi bir evlat,
İyi bir kardeş,
İyi bir öğretmen,
İyi bir arkadaş,
………………………..
Bu Dünya’da iz bırakan faydalı bir birey olmak isterim .” diye cevap vermiştim.
Aldığım koçluk eğitiminin bana faydası büyük oldu. En önemli faydası da içimdeki gücü keşfettim  ve  etkisini yavaş  yavaş hayatımda  hissediyorum. Gerçekleştirmek istediklerime doğru yürüyorum.
Ya sen? İçindeki gücün farkında mısın? Bu hayatta neler başarabileceğini  biliyor  musun? Yoksa hayat zor deyip vaz mı geçiyorsun  hayallerinden?
Sahip olduklarının  değerini biliyor musun? Kendini ne kadar tanıyorsun? Kendi değerini ne kadar biliyorsun?
Hayatta kendine daima engeller koymak seni ne kadar ileri götürebilir ki? Gerçek potansiyelini ortaya koymadığın bir hayat ne kadar doyumlu olabilir ki?
Sen de içindeki gücü keşfedip  bu dünyada fark yaratan önemli kişiler gibi olmak ister misin? O zaman içine, yüreğine bakıp, adım atmak için ne bekliyorsun?
Tüm  bu soruların cevabını bulmak için küçük bir adım…
“Bir sır daha var, çözdüklerinden başka.
Bir ışık daha var, bu ışıklardan başka.
Hiçbir yaptığınla yetinme, geç öteye.
Bir şey daha var, bütün yaptıklarından başka.”   Ömer HAYYAM

7 Haziran 2013 Cuma

Uyanış

Uyanış -  Banu Gaye Çetinayak 
   Siz hiç gereksiz yere strese girip, çok basit bir şekilde çözüme ulaşabilaceğiniz durumlarda paniğe kapılmadınız mı?Ortaya yaratıcı bir proje çıkartmak istediğinizde bunu başaramayıp ‘mış’ gibi yaptığınız anlar hiç mi yaşanmadı hayatınızda?
Şimdi bunun tam tersini düşünün; kendinizi rahat ve güvende hissetiğinizde, akışın tam ortasında yer alıp herşeyin muhteşem bir şekilde ve tam olması gerektiği gibi gerçekleştiğine de şahit oldunuz değil mi?
   Şartlar her ne olursa olsun, bununla başedebileceğimizden emin olduğumuzda en zor kabul edilebilecek durumlarla bile başetmeyi biliriz. Neden mi? Çünkü böyle durumlarda beynimiz ‘alfa’ durumundadır. Bunun aksi olan beta durumunda ise kendimizi son derece bitkin ve çaresiz hissederiz. Dünyevi kaygıların kasıp kavurduğu, bizi bir an bile rahat bırakmayan günlük telaşlarımız ne yazık ki beynimizi uzun bir beta durumunda kalmaya mahkum eder. Böyle durumlarda vücudumuz kendini koruma altına almak için bazı savunma mekanizmalarına başvurur ki bunlardan en önemlileri kaygı, stres ve ne yazık ki depresyondur. İşte bu son durak bizleri psikolog, psikiyatrist, o antidepresan bu uyku ilacı gibi uzun yolculuklara çıkarır. Elbette bazı özel durumlarda (anksiyete, yeme bozuklukları, duygu durum bozuklukları, şizofreni ve benzeri nörolojik bozukluklar…) bu duraklarda soluklanmak gerekir. Başka çare yoktur çünkü.
   Er ya da geç mutlaka uyanırsınız. Ancak ya uyanıkken uyuyorsak yani asıl uyanış uykudaysa…Yarı ölmek gibidir uyku; müthiş bir teslimiyet, sonsuz bir kabulleniş,tam bir alfa durumudur özünde. Beklenti yoktur uykudayken. Oğlumu hangi okula kaydettirsem, kızımın düğününde ne giysem diye düşünmezsiniz. Bir hayat biter, diğeri başlar. Aslında bitendir başlayan. Gündüzün geceyle, yazın kışla, siyahın beyazla bütünleşmesi gibi. Tıpkı doğada olduğu gibi…
   Bütünün bir yansımasıdır doğa. Herşey birbirini tamamlar. Kimse birbirinin işine karışmaz. Ya vücudumuz? Tüm organlarımız nasıl da ahenkle çalışır? Gece gündüz demez. Mola vermez. Hepsinin görevi vardır. Hiçbiri boşuna görev başında değildir. Ya beynimiz? Bu muhteşem tasarımı yöneten kahramanımız. Onsuz film devam etmez. Tüm senaryo onun çevresinde döner.
   Peki gerçekten farkında mıyız beynimizle neler yapabileceğimizi? Kocaman bir geminin penceresinden masmavi okyanusu izlerken, o pencereden gördüğümüz ya da görmek istediğimiz herşeyi hayatımıza katmak mümkün. O pencere bizim zihin ekranımız. Orada ne görmek istersek onu görürüz ve bu muhteşem yolculuk biz istediğimiz sürece devam eder. Her limanda farklı yolcular katılır gemimize. Daha başka görünür okyanus her seferinde.O zaman bitmesin bu engin yolculuk. Hepimiz aynı geminin yolcularıyız çünkü…

6 Mayıs 2013 Pazartesi

Koçluk

Koçluk -  Canan Avan 

Bir koç sizin ya da öğrencinin yapması gerekenleri yapan bir kişi değildir. Öğrenci Koçluğu eğitiminde önce koçluğun ne olmadığı anlatılır bizlere. Neyi yapmayacağımız öğretilir. O da öğrenci koçluğu hizmeti alan öğrenciye  neyi yapması gerektiğini söylememek, tavsiye vermemek, yargılama yapmamak,  koçluk hizmeti alan kişi adına herhangi bir eylem ve yönlendirme ve tavsiyede bulunmamaktır. Ancak görüyoruz ki ailelerin çocukları için istedikleri yardım taleplerinin başında bu saydığım “yapılmaması gerekenler” geliyor. Sanırım bunun sebebi koçluk kavramının bilinmemesi ya da yanlış kişilerin yanlış uygulamaları yüzünden yanlış tanıtımlara sebep olunması.
 “Koçluk ne değildir” le başladık. Peki, nedir koçluk? Koçluk neyi yaptığınızı, neyi yapmak istediğinizi, nerede olduğunuzu, nereye gitmek istediğinizi size fark ettiren ve yine koçluk hizmeti alan öğrencinin istekleri için neye ihtiyacı olduğunu bulmasına destek olan özel bir sistemdir. İçsel kaynakların keşfidir. Kişinin kendi doğrusunu, çözümü bulmasına aracılık eder. Güçlü sorularla beyin potansiyelini tam olarak tam olarak açığa çıkarmayı hedefler. Bunu yaparken üst düzey dinleme ile üst düzeyde anlama-anlaşma sağlar. Kısacası koçluk, yol arkadaşlığı yapmaktır. Amaç; eğitim sisteminde çözüme odaklanmak ve pozitif sonuçlar yaratmak.
 Koçunuz size bir şey vaat etmez, size ne yapmanız gerektiğini söylemez, sizin adınıza bir şeyler yapmaz, sizde mucizeler yaratmaz. Eğer koçlukta bir mucize varsa, o da koçluk hizmeti alan öğrencinin kendisi hakkında öğrendikleri, fark ettikleri, şimdi ve gelecekte bu öğrendiklerini kendi hayatı, seçimleri için kullanmasıdır.
Öğrencilerle çalışmak çok keyiflidir. Hele öğrenci de sizinle çalışmaktan keyif alıyorsa… Bunun da tek yolu var, öğrencinin isteklerini dikkate almak ve bireysel kimliğini korumak yani öğrencinin kendisini iyi ve değerli hissettirmek.
   Sürekli size ne yapacağınızı söyleyen, sürekli sizin ne yapıp yapmadığınız takip eden ve size ne istediğinizi sormadan “……… istiyorsan……… yapmalısın” diyen bir kişiyi düzenli olarak görmek ister misiniz? Hiç kimsenin bu soruyu “evet, isterim” diye cevaplayacağını düşünmüyorum.

Emin olun çocuklarımız da buna “evet” demez.
Sadece çocuklarımız öğrenmiyor, hepimiz öğreniyoruz. İşte öğrenci koçluğunda, bu bakış açısından yola çıkarak genç ergenlerle aynı suda yüzerek bir ekip olmak, işi her iki taraf içinde eğlenceli bir hale getiriyor. Öğrenci koçluğunun bazı noktalarında, aile ile beraber ebeveyn koçluğu çalışması da yapılarak, çift taraflı bir farkındalık ve gelişim sağlanıyor. Bir çocuk için aile ortamı çok önemlidir, kendini güvende hissetmek, anlaşıldığını görmek ve sevildiğini bilmek ister. Aile aynı kısır döngünün içinde gözlemleme kabiliyetini zamanla yitirebilir. Üçüncü bir göz olabilmek ya da sorunlarla, cevapların yansımasını görebilmek bu noktada hızlı değişimi getirir.

Öğrenci koçluğunda;

Okul, ders, sınav, gelecek, başarı gibi pek çok kavram çalışmaları,
Gelecek vizyonu oluşturma, hayat başarısı, kişisel yeteneklerin çıkarılıp, kullanılması,
Sağ ve sol beynin dengeli kullanımı,
Hedefin bilinmesi ve hedefe odaklanmak
Dikkat, konsantrasyon,
İçsel motivasyon (sürdürebilirlik)
Eyleme geçebilme,
Odaklanma, kontrol gücünü eline alma,
Zaman yönetimi
Duygu yönetimi,
Zihinsel arınma,
İlişki ve iletişim becerilerinin geliştirilmesi,
Stres ve kaygı yönetimi,
Algı yönetimi,
Hayal gücünün olumlu şekilde kullanılması,
Özgüven, özdeğer, özsaygı geliştirilmesi

gibi pek çok konu üzerinde çalışır.
Genç ergenin öncelikli ihtiyaç konusu karşılıklı belirlenir. Kişi kendisini daha iyi tanıyarak bir yandan farkındalık kazanırken diğer yandan da egzersizlerle yaşam kalitesini artırır. Uygulanan yöntemlerde “çözümsüzlük” ya da “seçeneksizlik” gibi kavramlar yoktur. Önemli olan kişinin her koşulda doğru bir çözüm bulacağına inancıdır. Bu inanç var olduğu sürece kişi neyin nasıl yapılacağını bilmese dahi eninde sonunda bir çözüm bulacaktır.
Eğer siz kendinize yüksek standartlar belirlemezseniz, siz kendi yaşamınızla ilgili bazı kurallar belirlemezseniz, birilerinin sizin için belirledikleri kurallara göre yaşamak zorunda kalırsınız. Kendi seçimlerinizle yaşadığınız bir hayat, olabileceğiniz en özgür hayattır. NLP yöntemleriyle koçluk, bize, kendi seçimlerimizi yapma ve kendi hayatımızın sorumluluğunu alma gücünü verir. Size, sizin bunu kendinizin başarmanızı sağlayacak bir köprü, bir anahtar olacaktır. Ama o kuralları belirleyecek, o seçimleri yapacak ve sonra da bunlara uyacak olan kişi ise, yalnızca kişinin kendisidir.
Unutmayın, kaynak sizsiniz, hayat yolunuz için gerekli tüm doneler - veriler- yetenekler zaten size verilmiş ve kendi hayatınızın en iyi uzmanı, yeryüzündeki kimse değil, yine KENDİNİZSİNİZ! 

3 Mayıs 2013 Cuma

Üç şeritli bir yol...

Üç şeritli bir yol... -  Gökhan Yüceerim 

Akşam saatleri ve trafik olabildiğine yoğun. Sağ şeritten gitmemin imkanı yok. Damperli araçlar ve yükleri alabildiğine ağır. Dolayısıyla da yavaş ilerliyorlar.
En sol şerit altımdaki motor ve kendime koyduğum hız limitim için hiç uygun değil. Soldan gitmeye yeltensem arkamda sellektörle, kornalarla birikmiş bir yığın sinir küpü sürücünün gazabına uğrayacağım. En iyisi mi, çapıma göre en uygun olan şeritten; ortadan gitmem en akılcıl olanı.
Yaşam da aslında böyle bir şey. Temelde üç ana şeritten akıp geçiyor zaman. Kimilerinin yükü ağır. İstese de farklı bir şeritten gidemiyor. Kimisi aracının modeline ve hız limitlerine sonsuz güveniyor. Çünkü koşulları buna müsait. Kimisi de fırsatları kullanmaktan yana. Orta şeritten giderek boş buldukça sollama ve sağlama yapıyor.
Asıl sakat olan durum; kendi "nesnel limitasyonunun" farkında olmayanlar. Öznelde hepimiz istediğimiz limitlere ulaşmak için kendimizle yarışıyoruz; yarışmalıyız da. Ancak araç aynı model olup üst modellerin kulvarında yarışmak siz ce "akılcıl" mıdır?
Eğer vizyon değişikliği yapmak istiyorsanız öncelikle misyon değişikliği yapmamız gerekiyor. Çoğu kişisel gelişim süreçleri aslında bu gerçekliği kaçırıyor. İçi değiştirmeden dışı değiştirmenin bir sineğe jet kanatları takmaya benziyor.
İçsel yolculuk, üzerinde ciddi çalışılması gereken, sadece "olumlu düşün, olur" yöntemiyle ilerleme sağlanabileceği bir şey değildir. Üzerinde ciddi bir koçluk süreci yaşanması gereken bir " içsel kaynağın dışsal verilerle bütünleşmesi" yolculuğudur.
Sen, insanoğlu! Hiç bir eylemin dış dünyanın naturasıyla uyumlu değilse, sana sadece hatırlaman gereken bir negatif tecrübe olarak geri döner.
Yolculuk ettiğin aracın huyunu suyunu bilmiyor, hız limitlerine aldırmıyor daha da vahimi, bu bilinsizliğinde farkında olamıyorsan; sana "Artık Uyanma Vakti" demekten başka bir cümle aklıma gelmiyor.
Aklına kestirdiğin şerit için uygun donanıma sahip olduğun an ne sellektörle ne de kornayla taciz edilmezsin.
Kornasız ve sellektörsüz bir yaşam dileğimle...

29 Nisan 2013 Pazartesi

Koçiloji - Gökhan Yüceerim

KOÇİLOJİ -  Gökhan Yüceerim 

Atomların genelde eğilimleri kendilerinin aynısıyla ya da bir takım şartları yerine getiriyorsa şayet, farklı atomlarla birleşerek moleküller ortaya çıkartmaktır. Artık, molekül olunca o eski halinden eser yoktur. Farklı dünyaların atomlarıdır onlar, yeni kuralları olan, yeni bir vizyonu olan.

Bir de son yüzyılda keşfedilen atomaltı parçacıklar var. Atomu oluşturan 3 temel parçacığı da oluşturan daha küçük yapılar. Bu küçük yapılara indikçe enerji oranı ve maddesel çekim kuvveti daha da artar. Yani ayırabilene aşk olsun.

Tüm güdülerimiz, ister bilinçli ister bilinçsiz reflekslerimiz, en temel yapımıza kadar sinmiş bir takım kimyasal kodlardan geliyor aslında. Ruhumuzun derinlerine indikçe bizi biz yapanların gücü daha da çok artıyor. İçimizde de tekil değiliz; milyonlarca farklı enerji var. Bunların bir çoğu bir araya bir şekilde gelerek yeni duygu molekülleri oluşturuyor.

Bir de "Yanlızlık yaradana mahsus" durumu var tabi ki. Hiçbir içsel duygu dışsal başka bir duygu ile temasa geçmezse bizi rahat bırakmıyor. İnsan ruhu "ölü doğmuş duyguları" taşıyamıyor.

İşte bundan dolayıdır ki; insanın tüm enerji boyutlarını tanımaya ve bu yolculukta yanında enerji alış-verişinde bulunabilecek bir yol arkadaşına ihtiyacı var. Bizler buna "Koçluk" diyoruz.

Ruhani dünyamız aslında içinde temel ana renkleri ve milyonlarca ara renkleri barındıran eşsiz bir spektrum. Sadece arada ışık tutulmasına ve bizi siyahın bütüncül kılıfından uzaklaştıracak bir diğer kişinin varlığına ihtiyaç duyuyoruz. Koçluk,  bu ışığı bizlere kendi elimizdeki kaynakla, etkin sorular sorarak ne kadar kuvvette ve hangi tekniklerle tutmamız gerektiğini gösteriyor. Çünkü bazen bir renge olması gerektiğinden daha fazla ışık verebiliyor ya da tam tersini yapabiliyoruz.

Atomun yıllarca parçalanamayacağının, atomaltı parçacıklara bölünemeyeceğinin düşünülmesi aslında onun yapılamayacağının düşünülmesinden ötürü değildi. Çünkü bir şeyin yapılamayacağını düşünmek aslında, onun yapılabilmesi düşüncesinden ortaya çıkar. Kilit durum parçalayabilmek için yeterli ve doğru enerjinin nasıl sağlanacağıydı.

Duyguları ve olguları hangi enerji frekansında ve hangi teknikle ayrıştırabileceğinizi öğrenirseniz; içinizdeki atomaltı parçacıklara da çok kolay ulaşabilirsiniz.

13 Nisan 2013 Cumartesi

Koç Öğretmen

Koç Öğretmen -  Fatma Bülbül 

       Koçluk eğitimi olduğunu duyduğumda bu eğitimi mutlaka almalıyım dedim.Çünkü kendimi yenilemeyi ve geliştirmeyi seviyorum.Yenilendikçe ve geliştikçe etrafıma fayda sağladıkça aldığım hazzı anlatamam.
      Benim Dünya’ya geliş amacım insanlara hizmet etmek  , hayatlarına katkı sağlamak ,  etrafımdaki insanların hayatlarını kolaylaştırmak diye düşünmüşümdür hep.Hayat amacımı gerçekleştirmek için katıldığım koçluk eğitimi kısa sürede hayatımda fark yarattı.Öncelikle kendime fayda sağlamaya başladım.Bendeki yenilenme; aile fertlerine de katkı sağladı.Artık öğrencilerime daha profesyonel bir şekilde koçluk yapıyorum.Koçluk yaptığım öğrencilerimin arkadaşlarının hocam ………ya    ne yaptıysanız bende ondan istiyorum demeleri doğru yolda ilerlediğimi  hissettiriyor bana.
      İnsanları tam ve bütün olarak kabul etmek onların içlerindeki gücü ortaya çıkarmalarında yanlarında yol arkadaşı olmak çok keyifli bir iş.İnsana verdiği doyum müthiş.Çıktığım koçluk yolculuğum devam edecek .Yenilendikçe gelişecek  ve değişeceğim.Kendimde yarattığım fark ile etrafımdaki insanlara sağladığım katkı  beni çok mutlu ediyor.
Geleceğimiz olan öğrencilerime ,  öğretmenliğin yanı sıra koçluk yaparak onlardaki gücü ortaya çıkarmak geleceğe daha güvenle bakmamı sağlıyor.Öğrencilerimin  , hayallerini gerçekleştirmek için çıktıkları yolda her zaman yanlarında olacağım.
Koç öğretmenlerin çoğalması dileğiyle ...
Hayallerinizdeki yaşama olan yolculuğunuzda mutluluklar dilerim .
 “Güçlü ve neşeyle çarpan her kalp , gerisinde bu dünyada umut dolu bir etki bırakır ve insanlığın geleneğini daha iyi hale getiri.”(R.L.STEVENSON)
                                    Sevgiyle kalın.

Sorularla Koçluk

Sorularla Koçluk -  Kübra Yavuz  

Hayatımızda elbet karşılaşmışızdır bu durumla ve hatta belki yaşamış belki de yasatmışızdır.
'Bundan adam olmaz'. 'oğlum ne futbolcu olması aklını mı kaçırdın?' 'tiyatrocu olup ne yapacaksın aç mı gezeceksin?' Gibi birçok konuşma.
Eminim ki ben bunları yazarken de aklınızda canlandı size yasatılanlar, yaşadığınızya daçevrenizdegördüğünüz kısıtlamalar. Evet, kısıtlama hatta engel olma. Belki deçok parlak olan bir çocuğuhiç sevmediği asla sevemeyeceği bir hayata itme. Ona yardımcı olmayı isterken onun iyi yerde olmasını isterken onu belki de sonsuz bir mutsuzluğa sürükleme bunları yapan kimler mi? Onları korumaya çalışan daima iyi yerlerde olmalarını isteyen ve onları canlarından çok seven aileleri. Eminim yaptıklarının nelere mal olduğunu bilmediklerinden devam ediyorlar eminim yeteri kadar bilinçli olmadıkları için bir kez olup da 'oğlum, kızım peki ya sen ne istiyorsun?' demiyorlar. Neistiyorsun. Tam olarak istediğin şey ne?
Koçlukta da en temel sorulardan birsi: TAM OLARAK NE İSTİYORSUN? Bu soru karsısında çokilginçşeylerduyabiliriz hiç beklemediğimiz cevaplar. Sınırsız bir hayal dünyası. Çocuklar biz büyükler gibi değildir. Buimkânsız olmaz nasıl olacakdiye  hayalkurmaktanvazgeçmez. Onların dünyası çokfarklıdır. Herşeyenötr olarak yaklaştıklarında hiç bir kısıtlama olumsuz söz vs.duymadıklarında öyle güzel hayaller kurarlar ki. Veeğer onları destekler yanlarında olursak en ulaşılması güç olan şeylerbile gerçekleşebilir. İmkânsız diye bir şey yoktur! Hepimizinbildiği,kullandığı bir söz. Peki kim bunu yasama geçiriyorya da hangi aile çocuğunun risk almasına izin veriyor.
Her çocuk birbirinden farklıdır. Elimize bile baktığımızda beş parmağın beşide bir değil bunu görüyoruz ki kocaman sınırsız evrende birbirinin aynı çocuklarolduğu düşünülebilir mi? hepsinin o kadar farklı özellikleri o kadar iyi gelişmiştir ki. İşte bunları yakalayabilmek asıl olan meseledir. Her aile çocuğunun doktor olmasını istese her aile çocuğunun öğretmen, mühendisvs. olmasını istese. Bu doktorların elbiselerini kim diker?İnsanlar bunaldıklarında kimin çektiğifilmleriizler?Tiyatroda balede kimleri seyreder? İş hayatı dışındaki vakitlerini verimli olarak nasıldeğerlendirirlerdi? Bunun gibi birçok örnek...
Her çocuk farklı olduğu gibi HER ÇOCUK ÖZELDİRDE. Hepsinin bir yeteneği bir ilgisi vardır. Bunlarçok farklı dallarda olabilir. Herçocuk matematikte başarılıolacakya da her çocukedebiyatçıolacak gibi bir şey söz konusu değildir. Kimiçocuklarınmatematiğeilgisi olmayabilir ancak çok harika resim yapıyordur. İşte asıl olan bunu keşfedebilmek. Çocuğa tam olarak ne istiyorsun dediğimizde onun gerçektenistediği keyif aldığı kendini yeterli gördüğübaşaracağınainandığı alana yönlendirmek.. Çocuklar illaki yetenekli olduğu konuyu isteyecek diye bir şey de yoktur. Belkimatematiğeyeteneği yoktur belki fen derslerini sevmiyordur. Âmâisteği kendini hayal ettiği yer doktorluktur. Bu da çok olağan bir durum  ozaman ise yapılacak şey BU SENİN KONTROLÜNDE Mİ?  Tabi ikide onunkontrolünde. Eğeristediği oysa onu yapması için hiç bir engel yoktur. PEKİ, BUNU NASIL YAPABİLİRSİN? İşte bu adımda çocuk düşünmeli ve emin olunki birçokseçeneksunacaktır. Çünkü onu istiyor hedefe ulaşmakistiyor. DAHABASKA, DAHABAŞKA, DAHABASKA... Birçokseçenekçıkacaktırkarşısına. BUNA ULAŞTIGINDA NE OLACAK?
Onu hayal edecek bizlere o hayalinde GÖRDÜĞÜNÜ,İŞİTTİĞİNİ,HİSSETTİĞİNİ anlatacaktır büyük bir hevesle.. Bu adımların hepsi bir koç olmadandı belki yürütülebilir. Belki... günümüzdeçok görürüz bu adımları gerçekleştirmiş kişileri hatta ben kendi hayatımda da görüyorum. Hayal ediyorum. Neler yapmam gerektiğinibiliyorum. Neistediğimi biliyorum! peki ya eksik olan ne ??Nedengerçekleşmiyor neden o İLK ADIM! Atılmıyor?
İşte bir koç bu konuda bize çok yardımcı olacaktır. İlk adımımız belirlenecek. Ve hayatımızda çok isteyip de sürekli ertelediğimizşeylergerçekleşecektir!
Kısacası HAYALLERİMİZ GERCEK OLACAKTIR!