17 Haziran 2013 Pazartesi

BAŞARI , İÇİNDEKİ GÜCÜ KEŞFEDEBİLENLERİNDİR

BAŞARI , İÇİNDEKİ GÜCÜ KEŞFEDEBİLENLERİNDİR -
Fatma Bülbül 
Aile ve öğrenci koçluğuna katıldığım ilk ders Hocam sordu. “Bu eğitimden neler bekliyorsunuz? Tamamladığınız da neler istiyorsunuz?
O zaman şöyle bir cevap vermiştim. “Kendimi yenilemiş ve değişmiş olmak  isterim. Etrafımdaki insanlara fayda sağlayacağım için mutlu olurum. Kendimi keşfetmiş olmak isterim. Mesleki yönden daha iyi olmak isterim.
İyi bir anne,
İyi bir eş,
İyi bir evlat,
İyi bir kardeş,
İyi bir öğretmen,
İyi bir arkadaş,
………………………..
Bu Dünya’da iz bırakan faydalı bir birey olmak isterim .” diye cevap vermiştim.
Aldığım koçluk eğitiminin bana faydası büyük oldu. En önemli faydası da içimdeki gücü keşfettim  ve  etkisini yavaş  yavaş hayatımda  hissediyorum. Gerçekleştirmek istediklerime doğru yürüyorum.
Ya sen? İçindeki gücün farkında mısın? Bu hayatta neler başarabileceğini  biliyor  musun? Yoksa hayat zor deyip vaz mı geçiyorsun  hayallerinden?
Sahip olduklarının  değerini biliyor musun? Kendini ne kadar tanıyorsun? Kendi değerini ne kadar biliyorsun?
Hayatta kendine daima engeller koymak seni ne kadar ileri götürebilir ki? Gerçek potansiyelini ortaya koymadığın bir hayat ne kadar doyumlu olabilir ki?
Sen de içindeki gücü keşfedip  bu dünyada fark yaratan önemli kişiler gibi olmak ister misin? O zaman içine, yüreğine bakıp, adım atmak için ne bekliyorsun?
Tüm  bu soruların cevabını bulmak için küçük bir adım…
“Bir sır daha var, çözdüklerinden başka.
Bir ışık daha var, bu ışıklardan başka.
Hiçbir yaptığınla yetinme, geç öteye.
Bir şey daha var, bütün yaptıklarından başka.”   Ömer HAYYAM

7 Haziran 2013 Cuma

Uyanış

Uyanış -  Banu Gaye Çetinayak 
   Siz hiç gereksiz yere strese girip, çok basit bir şekilde çözüme ulaşabilaceğiniz durumlarda paniğe kapılmadınız mı?Ortaya yaratıcı bir proje çıkartmak istediğinizde bunu başaramayıp ‘mış’ gibi yaptığınız anlar hiç mi yaşanmadı hayatınızda?
Şimdi bunun tam tersini düşünün; kendinizi rahat ve güvende hissetiğinizde, akışın tam ortasında yer alıp herşeyin muhteşem bir şekilde ve tam olması gerektiği gibi gerçekleştiğine de şahit oldunuz değil mi?
   Şartlar her ne olursa olsun, bununla başedebileceğimizden emin olduğumuzda en zor kabul edilebilecek durumlarla bile başetmeyi biliriz. Neden mi? Çünkü böyle durumlarda beynimiz ‘alfa’ durumundadır. Bunun aksi olan beta durumunda ise kendimizi son derece bitkin ve çaresiz hissederiz. Dünyevi kaygıların kasıp kavurduğu, bizi bir an bile rahat bırakmayan günlük telaşlarımız ne yazık ki beynimizi uzun bir beta durumunda kalmaya mahkum eder. Böyle durumlarda vücudumuz kendini koruma altına almak için bazı savunma mekanizmalarına başvurur ki bunlardan en önemlileri kaygı, stres ve ne yazık ki depresyondur. İşte bu son durak bizleri psikolog, psikiyatrist, o antidepresan bu uyku ilacı gibi uzun yolculuklara çıkarır. Elbette bazı özel durumlarda (anksiyete, yeme bozuklukları, duygu durum bozuklukları, şizofreni ve benzeri nörolojik bozukluklar…) bu duraklarda soluklanmak gerekir. Başka çare yoktur çünkü.
   Er ya da geç mutlaka uyanırsınız. Ancak ya uyanıkken uyuyorsak yani asıl uyanış uykudaysa…Yarı ölmek gibidir uyku; müthiş bir teslimiyet, sonsuz bir kabulleniş,tam bir alfa durumudur özünde. Beklenti yoktur uykudayken. Oğlumu hangi okula kaydettirsem, kızımın düğününde ne giysem diye düşünmezsiniz. Bir hayat biter, diğeri başlar. Aslında bitendir başlayan. Gündüzün geceyle, yazın kışla, siyahın beyazla bütünleşmesi gibi. Tıpkı doğada olduğu gibi…
   Bütünün bir yansımasıdır doğa. Herşey birbirini tamamlar. Kimse birbirinin işine karışmaz. Ya vücudumuz? Tüm organlarımız nasıl da ahenkle çalışır? Gece gündüz demez. Mola vermez. Hepsinin görevi vardır. Hiçbiri boşuna görev başında değildir. Ya beynimiz? Bu muhteşem tasarımı yöneten kahramanımız. Onsuz film devam etmez. Tüm senaryo onun çevresinde döner.
   Peki gerçekten farkında mıyız beynimizle neler yapabileceğimizi? Kocaman bir geminin penceresinden masmavi okyanusu izlerken, o pencereden gördüğümüz ya da görmek istediğimiz herşeyi hayatımıza katmak mümkün. O pencere bizim zihin ekranımız. Orada ne görmek istersek onu görürüz ve bu muhteşem yolculuk biz istediğimiz sürece devam eder. Her limanda farklı yolcular katılır gemimize. Daha başka görünür okyanus her seferinde.O zaman bitmesin bu engin yolculuk. Hepimiz aynı geminin yolcularıyız çünkü…