6 Mayıs 2013 Pazartesi

Koçluk

Koçluk -  Canan Avan 

Bir koç sizin ya da öğrencinin yapması gerekenleri yapan bir kişi değildir. Öğrenci Koçluğu eğitiminde önce koçluğun ne olmadığı anlatılır bizlere. Neyi yapmayacağımız öğretilir. O da öğrenci koçluğu hizmeti alan öğrenciye  neyi yapması gerektiğini söylememek, tavsiye vermemek, yargılama yapmamak,  koçluk hizmeti alan kişi adına herhangi bir eylem ve yönlendirme ve tavsiyede bulunmamaktır. Ancak görüyoruz ki ailelerin çocukları için istedikleri yardım taleplerinin başında bu saydığım “yapılmaması gerekenler” geliyor. Sanırım bunun sebebi koçluk kavramının bilinmemesi ya da yanlış kişilerin yanlış uygulamaları yüzünden yanlış tanıtımlara sebep olunması.
 “Koçluk ne değildir” le başladık. Peki, nedir koçluk? Koçluk neyi yaptığınızı, neyi yapmak istediğinizi, nerede olduğunuzu, nereye gitmek istediğinizi size fark ettiren ve yine koçluk hizmeti alan öğrencinin istekleri için neye ihtiyacı olduğunu bulmasına destek olan özel bir sistemdir. İçsel kaynakların keşfidir. Kişinin kendi doğrusunu, çözümü bulmasına aracılık eder. Güçlü sorularla beyin potansiyelini tam olarak tam olarak açığa çıkarmayı hedefler. Bunu yaparken üst düzey dinleme ile üst düzeyde anlama-anlaşma sağlar. Kısacası koçluk, yol arkadaşlığı yapmaktır. Amaç; eğitim sisteminde çözüme odaklanmak ve pozitif sonuçlar yaratmak.
 Koçunuz size bir şey vaat etmez, size ne yapmanız gerektiğini söylemez, sizin adınıza bir şeyler yapmaz, sizde mucizeler yaratmaz. Eğer koçlukta bir mucize varsa, o da koçluk hizmeti alan öğrencinin kendisi hakkında öğrendikleri, fark ettikleri, şimdi ve gelecekte bu öğrendiklerini kendi hayatı, seçimleri için kullanmasıdır.
Öğrencilerle çalışmak çok keyiflidir. Hele öğrenci de sizinle çalışmaktan keyif alıyorsa… Bunun da tek yolu var, öğrencinin isteklerini dikkate almak ve bireysel kimliğini korumak yani öğrencinin kendisini iyi ve değerli hissettirmek.
   Sürekli size ne yapacağınızı söyleyen, sürekli sizin ne yapıp yapmadığınız takip eden ve size ne istediğinizi sormadan “……… istiyorsan……… yapmalısın” diyen bir kişiyi düzenli olarak görmek ister misiniz? Hiç kimsenin bu soruyu “evet, isterim” diye cevaplayacağını düşünmüyorum.

Emin olun çocuklarımız da buna “evet” demez.
Sadece çocuklarımız öğrenmiyor, hepimiz öğreniyoruz. İşte öğrenci koçluğunda, bu bakış açısından yola çıkarak genç ergenlerle aynı suda yüzerek bir ekip olmak, işi her iki taraf içinde eğlenceli bir hale getiriyor. Öğrenci koçluğunun bazı noktalarında, aile ile beraber ebeveyn koçluğu çalışması da yapılarak, çift taraflı bir farkındalık ve gelişim sağlanıyor. Bir çocuk için aile ortamı çok önemlidir, kendini güvende hissetmek, anlaşıldığını görmek ve sevildiğini bilmek ister. Aile aynı kısır döngünün içinde gözlemleme kabiliyetini zamanla yitirebilir. Üçüncü bir göz olabilmek ya da sorunlarla, cevapların yansımasını görebilmek bu noktada hızlı değişimi getirir.

Öğrenci koçluğunda;

Okul, ders, sınav, gelecek, başarı gibi pek çok kavram çalışmaları,
Gelecek vizyonu oluşturma, hayat başarısı, kişisel yeteneklerin çıkarılıp, kullanılması,
Sağ ve sol beynin dengeli kullanımı,
Hedefin bilinmesi ve hedefe odaklanmak
Dikkat, konsantrasyon,
İçsel motivasyon (sürdürebilirlik)
Eyleme geçebilme,
Odaklanma, kontrol gücünü eline alma,
Zaman yönetimi
Duygu yönetimi,
Zihinsel arınma,
İlişki ve iletişim becerilerinin geliştirilmesi,
Stres ve kaygı yönetimi,
Algı yönetimi,
Hayal gücünün olumlu şekilde kullanılması,
Özgüven, özdeğer, özsaygı geliştirilmesi

gibi pek çok konu üzerinde çalışır.
Genç ergenin öncelikli ihtiyaç konusu karşılıklı belirlenir. Kişi kendisini daha iyi tanıyarak bir yandan farkındalık kazanırken diğer yandan da egzersizlerle yaşam kalitesini artırır. Uygulanan yöntemlerde “çözümsüzlük” ya da “seçeneksizlik” gibi kavramlar yoktur. Önemli olan kişinin her koşulda doğru bir çözüm bulacağına inancıdır. Bu inanç var olduğu sürece kişi neyin nasıl yapılacağını bilmese dahi eninde sonunda bir çözüm bulacaktır.
Eğer siz kendinize yüksek standartlar belirlemezseniz, siz kendi yaşamınızla ilgili bazı kurallar belirlemezseniz, birilerinin sizin için belirledikleri kurallara göre yaşamak zorunda kalırsınız. Kendi seçimlerinizle yaşadığınız bir hayat, olabileceğiniz en özgür hayattır. NLP yöntemleriyle koçluk, bize, kendi seçimlerimizi yapma ve kendi hayatımızın sorumluluğunu alma gücünü verir. Size, sizin bunu kendinizin başarmanızı sağlayacak bir köprü, bir anahtar olacaktır. Ama o kuralları belirleyecek, o seçimleri yapacak ve sonra da bunlara uyacak olan kişi ise, yalnızca kişinin kendisidir.
Unutmayın, kaynak sizsiniz, hayat yolunuz için gerekli tüm doneler - veriler- yetenekler zaten size verilmiş ve kendi hayatınızın en iyi uzmanı, yeryüzündeki kimse değil, yine KENDİNİZSİNİZ! 

3 Mayıs 2013 Cuma

Üç şeritli bir yol...

Üç şeritli bir yol... -  Gökhan Yüceerim 

Akşam saatleri ve trafik olabildiğine yoğun. Sağ şeritten gitmemin imkanı yok. Damperli araçlar ve yükleri alabildiğine ağır. Dolayısıyla da yavaş ilerliyorlar.
En sol şerit altımdaki motor ve kendime koyduğum hız limitim için hiç uygun değil. Soldan gitmeye yeltensem arkamda sellektörle, kornalarla birikmiş bir yığın sinir küpü sürücünün gazabına uğrayacağım. En iyisi mi, çapıma göre en uygun olan şeritten; ortadan gitmem en akılcıl olanı.
Yaşam da aslında böyle bir şey. Temelde üç ana şeritten akıp geçiyor zaman. Kimilerinin yükü ağır. İstese de farklı bir şeritten gidemiyor. Kimisi aracının modeline ve hız limitlerine sonsuz güveniyor. Çünkü koşulları buna müsait. Kimisi de fırsatları kullanmaktan yana. Orta şeritten giderek boş buldukça sollama ve sağlama yapıyor.
Asıl sakat olan durum; kendi "nesnel limitasyonunun" farkında olmayanlar. Öznelde hepimiz istediğimiz limitlere ulaşmak için kendimizle yarışıyoruz; yarışmalıyız da. Ancak araç aynı model olup üst modellerin kulvarında yarışmak siz ce "akılcıl" mıdır?
Eğer vizyon değişikliği yapmak istiyorsanız öncelikle misyon değişikliği yapmamız gerekiyor. Çoğu kişisel gelişim süreçleri aslında bu gerçekliği kaçırıyor. İçi değiştirmeden dışı değiştirmenin bir sineğe jet kanatları takmaya benziyor.
İçsel yolculuk, üzerinde ciddi çalışılması gereken, sadece "olumlu düşün, olur" yöntemiyle ilerleme sağlanabileceği bir şey değildir. Üzerinde ciddi bir koçluk süreci yaşanması gereken bir " içsel kaynağın dışsal verilerle bütünleşmesi" yolculuğudur.
Sen, insanoğlu! Hiç bir eylemin dış dünyanın naturasıyla uyumlu değilse, sana sadece hatırlaman gereken bir negatif tecrübe olarak geri döner.
Yolculuk ettiğin aracın huyunu suyunu bilmiyor, hız limitlerine aldırmıyor daha da vahimi, bu bilinsizliğinde farkında olamıyorsan; sana "Artık Uyanma Vakti" demekten başka bir cümle aklıma gelmiyor.
Aklına kestirdiğin şerit için uygun donanıma sahip olduğun an ne sellektörle ne de kornayla taciz edilmezsin.
Kornasız ve sellektörsüz bir yaşam dileğimle...